DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Ekmen, Terörsüz Türkiye süreci için Mecliste oluşturulan komisyonun ilk toplantısında konuştu.

Ekmen, “Açık kaynaklardan tespit edildiği üzere; devletin en az 13 kez denemiş olduğu, örgütle görüşmeler suretiyle silahlı mücadeleyi sonlandırma çabasını, yani çatışma çözümü imkan, tecrübe ve müktesebatıyla yürütülecek bir süreci konuşuyoruz” dedi.

Türkiye’nin içinde bulunduğu uluslararası arabuluculuk girişimlerinden, çatışma çözümü örneği olarak Moro’daki rolünü hatırlatan Ekmen, “Türkiye’de daha önce tamamlanamamış süreçlere dair bir muhasebenin iki tarafça da sağlıklı bir şekilde yapılması ve süreç yönetenlerin bu tecrübelerden ve muhasebeden faydalanması gerektiğini düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

Ekmen, sürecin bugüne getirilmesi noktasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve DEM Partisi’ne teşekkür etti.

Ekmen, “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin devreye alınması gerektiğine dair muhalefet talebinin — hem bilgilendirme hem de komisyon teşekkülü yoluyla — geç de olsa dikkate alınması önemlidir. Terörsüz Türkiye’ hedefine grup partileri olarak ve genel başkanlarımız Saadet Partisi Genel Başkanı Sayın Mahmut Arıkan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Sayın Ahmet Davutoğlu ve DEVA Partisi Genel Başkanı Sayın Ali Babacan’ın verdikleri destek kıymetlidir.” ifadelerini kullandı.

Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un komisyonu tarif ederken yaptığı açıklamalara atıfta bulunan Ekmen, “Eve dönüş yasasının öncelikli olarak ele alınması ihtiyacının farkındayız; ancak komisyon çalışmalarının sadece bu amaçla sınırlandırılamayacağını belirtmek gerekir. Komisyonun Sayın Numan Kurtulmuş’un ifade ettiği gibi; akademi, üniversite, sivil toplum ve toplumun geniş kesimleriyle Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Meclis üzerinden süreç yönetimi ile bir bağ ve köprü olması önemlidir” diye konuştu.

Ekmen, “Biz elbette 100 yıllık siyasi hayatımızın bütün yükünü ve sorunlarını bu komisyonun omuzlarına bırakma taraftarı değiliz; ancak sürecin ve güvenlik bürokrasisinin ihtiyaç duyduğu yasal düzenlemeler ile toplumun beklentisi arasında bir optimum denge kurulabileceğine inanıyoruz. Önceki tecrübelerinin yarattığı güvensizlik kademeli olarak aşılmaktadır. Dünya örneklerinin dayattığı mükemmeliyetçilik tuzağına düşmeden kendi modelimizi üretip Türkiye’ye barış ve demokrasi, Orta Doğu’ya barış, dünyaya bir model sunabiliriz. Kök sebepleri dikkate alan kalıcı bir çözüm perspektifine ihtiyaç vardır” dedi.